Translation: from turkish
tırmanmak
-
1 tırmanmak
(-i, -e)1. 爬, 攀登, 攀爬; 爬上, 登上: merdiveni \tırmanmak 爬楼梯 yamacı \tırmanmak 爬山坡 yokuşu \tırmanmak 上坡 ağaca \tırmanmak 爬树 Bir solukta tepeye tırmanıverdi. 他一口气爬到了山顶。Hızsız balkona tırmanmş. 小偷爬上了阳台。2. (飞机)爬升, 爬高3. (植物向上)攀缘: ipe tırmanan bir sarmaşık 沿着绳子向上爬的常春藤4. (向上)延伸 -
2 tırmanmak
vi klettern (-e auf)ağaçlara \tırmanmak auf Bäume kletterndağa \tırmanmak auf einen Berg klettern, einen Berg hinaufsteigen -
3 tırmanmak
n. shinny--------v. climb, cling, ascend, clamber, entwine, scale, shin, soar--------tırmanmak (tutunarak)v. swarm, swarm up* * *climb -
4 tırmanmak
-
5 tırmanmak
кара́бкаться лезть* * *-e1) кара́бкаться, взбира́ться; поднима́ться; влеза́ть, залеза́ть2) соверша́ть восхожде́ние на что-л. высо́кое3) подня́ться вы́ше, стать бо́лее высо́ким (по сравнению с другими растениями и т. п.)4) перен. всё бо́льше набира́ть си́лу -
6 tırmanmak
helkişiyan--------helmeşîn--------hilkişîn--------hilmeşîn -
7 tırmanmak
Д кара́бкаться, влеза́ть, взбира́ться; всходи́ть; восходи́ть; поднима́ться тж. перен. -
8 tırmanmak
تسلقتسور -
9 tırmanmak
-
10 tırmanmak
"to climb, to clamber; to cling to; to increase, to escalate, to go up" -
11 tırmanmak
"1. to climb; /a/ to climb up. 2. /ı/ to climb up (something steep). 3. (for an airplane) to gain altitude, climb. 4. to escalate, increase."
Look at other dictionaries:
tırmanmak — e 1) El ve ayaklarıyla tutunarak veya tırnaklarını iliştirerek dik bir yere çıkmak İçeride yer bulamayanlar, kahvenin yıkık duvarına tırmanıyorlardı. H. Taner 2) i Yokuş, merdiven vb. çıkmak Yokuşu biraz daha tırmandılar. P. Safa 3) Bitki,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düz duvara tırmanmak — çocuk, çok yaramazlık yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarmanmak — tırmanmak. II I, 111 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sarmak — i, ar 1) Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek 2) Kuşatmak, çevirmek, ihata etmek Ordu düşmanı sardı. 3) Dolayında yer almak 4) Yayılıp etkisi altına almak, kaplamak Kültür düşüklüğündeki çöküş, yaygın bir hastalık gibi sarar toplumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
düz — 1. sf. 1) Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan Düz tahta. 2) Kıvrımlı olmayan, doğru Düz çizgi. 3) Yüzeyinde girinti çıkıntı olmayan, müstevi 4) Kısa ökçeli, ökçesiz (ayakkabı) 5) Yayvan, altı derin olmayan Düz kayık. Düz tabak. 6) Kıvırcık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırmanma — is. 1) Tırmanmak işi 2) sp. Kendine özgü araçlardan yararlanarak vücudu, kollarla çekerek yukarı doğru yer değiştirme 3) ask. Atom silahlarının gücünün önüne geçilmez, önlenemez bir biçimde hızlanmasını belirten terim 4) mec. Bir durumun, bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
KAPÇAK — Tar: Eski zaman muharebelerinde muhasara edilen kalelerin duvarlarına tırmanmak için kullanılan büyük çengel … Yeni Lügat Türkçe Sözlük