Translation: from turkish
sıkmak
-
1 sıkmak
vtbirinin elini \sıkmak jdm die Hand drücken [o schütteln]birinin gırtlağını \sıkmak jdm die Kehle zudrückenbirinin/kendi kafasına bir kurşun \sıkmak jdm/sich eine Kugel in den Kopf jagenkemerini \sıkmak ( fig) den Gürtel enger schnallen2) ( meyve) auspressen3) ( yumruğunu) ballen4) ( püskürtmek) spritzen5) ( vida) anziehenbir şeyin vidasını \sıkmak etw fester schrauben -
2 sıkmak
- ar -i1. 捆紧, 束紧, 系紧; 搂紧, 抱紧: Ben onu göğsüme sıkıyorum. 我紧紧地把他抱在怀里。2. 压, 榨, 挤, 拧: çamaşır \sıkmak 拧干衣服 limon \sıkmak 挤柠檬汁 üzüm \sıkmak 榨葡萄汁3. 挤, 勒: ayakkabı ayağı \sıkmak 鞋挤脚 Kemer belimi sıktı. 我扎上了皮带。4. 压, 喷: flit \sıkmak 喷杀虫剂 yangına su \sıkmak 向着火点喷水5. 射, 射击, 发射: Üç kurşun sıktı. 他开了3枪。6. 使窘迫, 使困烦; 使为难, 苛求: Çocuğu çok sıkıyorlar. 他们对孩子太苛求了。7. 使厌倦, 使感到无聊: Böyle şeyler insanı sıkar. 这类事情使人厌烦。 -
3 sıkmak
вы́жать жать зажа́ть пожа́ть прижа́ть сжать стя́гивать* * *-i1) жать, сжима́ть, прижима́тьçizmeleri sıkıyor — сапоги́ [ему́] жмут
elini sıkmak — пожа́ть [ему́] ру́ку
göğüsüne sıkmak — прижа́ть к груди́
2) выжима́ть, выда́вливатьlimon sıkmak — выжима́ть сок из лимо́на
üzüm sıkmak — дави́ть виногра́д
3) полива́ть из шла́нгаyangına su sıkmak — залива́ть пожа́р
4) вы́стрелитьona doğru bir kurşun sıktı — он вы́стрелил пря́мо в него́
5) перен. нажима́ть, притесня́ть, дави́ть на когоçocuğu çok sıkıyorlar — они́ сли́шком притесня́ют ребёнка
6) стесня́ть; надоеда́ть; опосты́летьböyle şeyler onu sıkar — подо́бные ве́щи надоеда́ют ему́
hayat beni sıkıyor — жизнь мне опосты́лела
-
4 sıkmak
(sıkar)В1) жать, сжима́ть, дави́ть, сда́вливать, сти́скивать; ти́скать, прижима́тьbirbirinin elini sıkmak — пожима́ть друг дру́гу ру́ки
diş(ler)ini sıkmak — а) сти́снуть зу́бы; б) перен. терпе́ть, переноси́ть что
2) выжима́ть, выда́вливатьçamaşır sıkmak — выжима́ть бельё
3) полива́ть (из шланга); опры́скиватьflit sıkmak — с.-х. опры́скивать
4) перен. нажима́ть, наседа́ть, дави́ть на кого5) стесня́ть, надоеда́ть, беспоко́ить, волнова́ть; задева́ть; опосты́летьartık sıktın ama! — хва́тит уже́!
6) вы́стрелить7) тех. подтя́гивать, затя́гивать (гайку) -
5 sıkmak
v. squeeze, tighten, make fast, hold tight, grip, bore, bother, give the willies, depress, ail, chevy, chivvy, chivy, clench, constipate, constrict, crush, cumber, distress, extrude, harass, hatchel, incommode, irk, jam, load, mope, oppress, pinch--------sıkmak (limon vb.)v. press, ream, ream out* * *1. annoy 2. bother 3. squeeze (n.) -
6 sıkmak
-
7 sıkmak
кысу; сыгу; теңкәгә тияү -
8 sıkmak
сжимать, сдавливать, стискивать, прижимать, выжимать, затягивать, подтянуть, давить, отжиматьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > sıkmak
-
9 sıkmak
guvaştin--------kîpkirin--------tengavkirin--------çewsandin--------şidandin -
10 sıkmak
Sıxmaq -
11 sıkmak
cisnąć; gnieść; naciskać; ściskać; uciskać; wyciskać; zgniatać -
12 sikmak
КЪУЗЫН (ЕКЪУЗ(ы) -
13 sıkmak
фызын -
14 sıkmak
"to press; to squeeze; to wring; to tighten; to bore, to turn sb off; to bother, to trouble; to annoy, to plague, to embarrass; to clench" -
15 sıkmak
1. /ı/ to squeeze. 2. /ı/ to wring. 3. /ı/ to hold (someone, something) tightly. 4. /ı, a/ to squirt (something) on. 5. /ı/ to put pressure on (someone). 6. /ı/ to annoy, bother. 7. /ı/ to shoot, fire (a bullet). -
16 sıkmak
darıxdırmaq, sıxmaq -
17 sıkmak
lisovat; nutit; přimáčknout; stisknout; stlačit; tisknout; tísnit; tlačit; urgovat; vylisovat
Look at other dictionaries:
sıkmak — II, 18 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sıkmak — i, ar 1) Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor. Ö. Seyfettin 2) Bir şeyin suyunu, yağını, sıvı kısmını basınçla çıkarıp akıtmak Limon sıkmak.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kubur sıkmak — silah atmak, tabanca sıkmak Oğlum, ben karanlığa kubur sıkmam. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
hortum sıkmak — yangına su sıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanfili sıkmak — argo tehlikelere ve güçlüklere göğüs gerebilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mavra atmak (veya sıkmak) — 1) gevezelik etmek 2) palavra atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
palavra savurmak (veya atmak veya sıkmak) — argo 1) abartarak konuşmak, büyük başarılardan söz etmek Yalana yakın palavralar savurmaktan kendini alamayan Ragıp Bey, bu sefer tamamıyla masumdu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) uydurma, asılsız bir söz veya haberi gerçekmiş gibi ortaya atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tatlı canını sıkmak — gereksiz şeylere üzülmek ve bunları dert edinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemer (veya kemerini) sıkmak — sıkı para politikası anlayışıyla daha az tüketmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ümüğünü sıkmak — ümüğüne sarılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun sıkmak — silahı ateşlemek, mermi yakmak Az bir sürede bütün köy bu kurşunları sıkanın Hasan olduğunu öğrendi. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük