Translation: from turkish
rivayet birleşik zamanı
-
61 elde zamanı
carry time -
62 emme zamanı
n. suction stroke, admission stroke* * *1. admission stroke 2. induction stroke 3. inlet stroke 4. intake stroke -
63 endüksiyon zamanı
induction period -
64 erişim zamanı
access time -
65 fiil zamanı
tense -
66 gecikme zamanı
1. latency time 2. lead time -
67 gelişim zamanı
development time -
68 gerçek güneş zamanı
apparent solar time -
69 gerçek yıldız zamanı
apparent sideral time -
70 gevşeme zamanı
relaxation time -
71 gidiş geliş uçuş zamanı
dual flight time -
72 gitme zamanı
time to go -
73 hareket zamanı
time of departure -
74 hizmet zamanı
uptime -
75 iş bitirme zamanı
turnaround time -
76 iş zamanı
1. duty cycle 2. work time -
77 jura jeolojik zamanı
jurassic period -
78 kullanılabilir makine zamanı
available machine time -
79 makine hatalı çalışma zamanı
machine spoilt work time -
80 ortalama güneş zamanı
mean solar time
Look at other dictionaries:
rivayet birleşik zamanı — is., dbl. Yalın zamanlı bir kiple miş ekinin birlikte kullanılmasından oluşan birleşik zaman: Gelmişmiş, gelecekmiş gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
birleşik — sf., ği Bir araya gelmiş, birleşmiş olan, müttehit Birleşik Sözler birleşik ad birleşik cümle birleşik fiil birleşik isim birleşik kap birleşik kelime bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
rivayet — is., Ar. rivāyet 1) Söylenti O, yanıma oturarak kara haberlerden, kötü rivayetlerden bahsetti. F. R. Atay 2) Bir olay, bir haber veya sözü nakletme Rivayete göre, iğrenç, akla gelmez uğursuzluklar işlemişler. R. H. Karay Birleşik Sözler rivayet… … Çağatay Osmanlı Sözlük
birleşik zaman — is., dbl. Yalın zamanlı ve çekimli bir fiilin di (i di), miş (i miş,), se (i se) gibi ek fiil eklerinden birini alarak bildirdiği zaman: Sevdiydi (sevdi y di <sevdi+i di), sevecekmiş (sev ecek miş < sev ecek + i miş) sev er se (sev erse… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaman — is., Ar. zamān 1) Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin 2) Bu sürenin belirli bir parçası, vakit Efendiler,… … Çağatay Osmanlı Sözlük