Translation: from turkish to arabic
from arabic to turkishrivayet birleşik zamanı
-
1 birleşik
حاصلضميممؤلفمتألفمتحدمترابطمترافقمتصلمتقارنمتكونمتلازممتماسكمجمعمجملمجموعمدموجمضموممكونمندمج -
2 birleşik
1. حاصل [حاصِل]Anlamı: bir araya gelmiş2. ضميم [ضَمِيم]Anlamı: bir araya gelmiş3. مؤلف [مُؤَلَّف]Anlamı: bir araya gelmiş4. متألف [مُتَأَلِّف]Anlamı: bir araya gelmiş5. متحد [مُتَّحِد]Anlamı: bir araya gelmiş6. متصل [مُتَّصِل]Anlamı: bir araya gelmiş7. مترابط [مُتَرَابِط]Anlamı: bir araya gelmiş8. مترافق [مُتَرَافِق]Anlamı: bir araya gelmiş9. متقارن [مُتَقَارِن]Anlamı: bir araya gelmiş10. متكون [مُتَكَوِّن]Anlamı: bir araya gelmiş11. متلازم [مُتَلَازِم]Anlamı: bir araya gelmiş12. متماسك [مُتَمَاسِك]Anlamı: bir araya gelmiş13. مجمل [مُجْمَل]Anlamı: bir araya gelmiş14. مجمع [مُجَمَّع]Anlamı: bir araya gelmiş15. مجموع [مَجْمُوع]Anlamı: bir araya gelmiş16. مدموج [مَدْمُوج]Anlamı: bir araya gelmiş17. مضموم [مَضْمُوم]Anlamı: bir araya gelmiş18. مكون [مُكَوَّن]Anlamı: bir araya gelmiş19. مندمج [مُنْدَمِج]Anlamı: bir araya gelmiş -
3 amerikalı
1. أمريكي [أَمْرِيكِيّ]Anlamı: amerika birleşik devletleri halkından olan, amerikan2. أميركي [أَمِيركِيّ]Anlamı: amerika birleşik devletleri halkından olan, amerikan -
4 asit
1. حامض [حامِض]Anlamı: hidrojenli birleşik, hamız2. حمض [حَمْض]Anlamı: hidrojenli birleşik, hamız3. ماضر [ماضِر]Anlamı: hidrojenli birleşik, hamız -
5 cilâ
صنفرة [صَنْفَرَة] -
6 da, de
1. إلا [إِلَّا]2. أيضا [أَيْضًا]Anlamı: daha önce geçmiş bir cümle veya eş görevli öğe ile sonraki arasında"-den başka"anlamıyla ilişki kurar3. حتى [حتَّى]Anlamı: şart bildiren fiillerden sonra "bile, dahi" anlamına gelerek şartın geçerli olmadığını anlatır4. لكن [لَكِنْ]Anlamı: bazı birleşik cümleleri "ama, fakat" anlamıyla birbirina bağlar5. لكن [لَكِنَّ]Anlamı: bazı birleşik cümleleri "ama, fakat" anlamıyla birbirina bağlar -
7 dolar
دولار [دُولَار] -
8 ecel
أجل [أَجَل]Anlamı: hayatın sonu, ölüm zamanı -
9 hisar
1. قلعة [قَلْعَة]Anlamı: küçük kale, kermen, germen2. معقل [مَعْقِل]Anlamı: küçük kale, kermen, germen3. مقام [مَقَام] -
10 sülfür
كبريتيد [كَبْرِيتِيد]
Look at other dictionaries:
rivayet birleşik zamanı — is., dbl. Yalın zamanlı bir kiple miş ekinin birlikte kullanılmasından oluşan birleşik zaman: Gelmişmiş, gelecekmiş gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
birleşik — sf., ği Bir araya gelmiş, birleşmiş olan, müttehit Birleşik Sözler birleşik ad birleşik cümle birleşik fiil birleşik isim birleşik kap birleşik kelime bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
rivayet — is., Ar. rivāyet 1) Söylenti O, yanıma oturarak kara haberlerden, kötü rivayetlerden bahsetti. F. R. Atay 2) Bir olay, bir haber veya sözü nakletme Rivayete göre, iğrenç, akla gelmez uğursuzluklar işlemişler. R. H. Karay Birleşik Sözler rivayet… … Çağatay Osmanlı Sözlük
birleşik zaman — is., dbl. Yalın zamanlı ve çekimli bir fiilin di (i di), miş (i miş,), se (i se) gibi ek fiil eklerinden birini alarak bildirdiği zaman: Sevdiydi (sevdi y di <sevdi+i di), sevecekmiş (sev ecek miş < sev ecek + i miş) sev er se (sev erse… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaman — is., Ar. zamān 1) Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin 2) Bu sürenin belirli bir parçası, vakit Efendiler,… … Çağatay Osmanlı Sözlük