Translation: from turkish
ortaklık etmek
-
1 ortaklık
-e ortaklık etmek Teilhaber(in) G werden; (als Teilhaber) in eine Firma eintreten -
2 ortaklık
- ğı is.1. 参与, 参加, 共同参与, 共同进行; 共存: \ortaklık prensipleri 共存原则, 共同参与原则2. 协会, 学会, 联合会; 公司, 股份公司, 联合公司, 联合企业: \ortaklık kurmak 成立公司, 组建股份公司 anonim \ortaklık 股份公司 Ağabeyim bir ticaret ortaklığında çalışıyor. 我哥哥在一家贸易公司工作。◇ -e \ortaklık etmek 1) 参加, 参与 2) 加入公司, 合伙 -
3 başına kakınç etmek
-
4 dank etmek
= dank demek, = kafasına dank etmek, = kafasına dank demek осени́ть, прийти́ на ум, появи́ться внеза́пно ( о мысли) -
5 etmek
1) де́лать, сде́латьne edeceğini sana o bildirir — он [сам] сообщи́т тебе́ о том, что ты до́лжен [с]де́лать
ne etti eyledi — что то́лько он ни де́лал
2) сде́лать, де́лать, поступа́ть (хорошо, плохо и т. п.)iyi ettiniz de geldiniz — вы хорошо́ сде́лали, что пришли́
bunu söylemekle kötü ettiniz — вы пло́хо поступи́ли, сказа́в э́то
3) сто́итьbu kitap yüz lira eder — э́та кни́га сто́ит сто лир
4) -i, -den лиша́ть чего, оставля́ть без чегоevinden ettiler — его́ лиши́ли кро́ва
onu işinden ettiler — его́ лиши́ли рабо́ты
5) - den ( в форме невозможности) обходи́ться без кого-чего; не мочь не...çocuk oynamadan edemez — ребёнок не мо́жет не игра́ть
insan susuz edemez — челове́к не мо́жет обойти́сь без воды́
sensiz edemem — я не могу́ [жить] без тебя́
6) -i (со словами, передающими время) (делать что-л. до самого утра, вечера и т. п.)akşamı etmek — а) де́лать что-л. до са́мого ве́чера; б) находи́ться где-л. до са́мого ве́чера
konuşurken sabahı etmişiz — за разгово́рами мы просиде́ли до са́мого утра́
7) в роли вспом. гл. в сочет. с именами образует сложные глаголыateş etmek — стреля́ть
bayram etmek — пра́здновать
şüphe etmek — сомнева́ться
tesir etmek — влия́ть
8) со словами neler, çok, az де́лать / соверша́ть / причиня́ть зло и т. п.kaynanası ona çok etti — свекро́вь причини́ла ей мно́го зла
9) (со словами yatak, alt и т. п.) обмочи́ться, наде́лать в штаны́çocuk altına etti — ма́льчик наде́лал в штаны́, ма́льчик обмочи́лся
10) мат. равня́тьсяiki iki daha dört eder — два плюс два равно́ четырём
••- etmediğini komamak
- ettiğini bulmak
- ettiği ile kalmak
- ettiği yanına kalmak
- ettiği yanına kâr kalmak
- ettiğini yanına bırakmamak -
6 idare etmek
1) врз. управля́тьarabayı idare etmek — управля́ть маши́ной
orkestrayı idare etmek — дирижи́ровать
2) пра́вить, руководи́ть кем-чемaramızdan biri müzakereyi idare etmek etsin — кто́-нибудь из нас пусть ведёт обсужде́ние
müesseseyi idare etmek — возглавля́ть учрежде́ние
3) эконо́митьparanızı idare etmek edersiniz, kimseye muhtaç olmazsınız — е́сли вы бу́дете эконо́мить де́ньги, то ни в ком не бу́дете нужда́ться
4) быть доста́точным, хвата́тьbu ekmek idare etmek etmez, daha almalı — э́того хле́ба не хва́тит, на́до купи́ть ещё
5) ком. быть вы́годным, устра́ивать; окупи́тьсяbu kumaşı o fıyata veremem, idare etmek etmez — ткань за э́ту це́ну не могу́ прода́ть, не оку́пится
6) терпи́мо относи́ться; закрыва́ть глаза́ на что7) скрыва́ть, ута́ивать -
7 ihlal etmek
а) наноси́ть вред / уще́рбб) наруша́тьanlaşmayı ihlal etmek — наруша́ть догово́р
süküneti ihlal etmeyiniz! — не наруша́йте тишину́!, соблюда́йте тишину́!
-
8 ikame etmek
а) устана́вливатьб) ста́вить, разводи́ть (часовых и т. п.)nöbetçi ikame etmek — а) поста́вить часово́го; б) предъявля́ть иск
-
9 iki çift lâf etmek
= iki çift söz etmek сказа́ть па́ру слов -
10 iki çift söz etmek
-
11 ileri geri konuşmak etmek
= ileri geri söylemek etmek, = ileri geri lâflar etmek необду́манно сказа́ть, бря́кнуть -
12 ileri geri lâflar etmek
-
13 ileri geri söylemek etmek
-
14 kafasına dank etmek
-
15 kakınç etmek
= başına kakınç etmek постоя́нно попрека́ть (чем-л.) -
16 ortaklık
озвонч. -ğıассоциа́ция, о́бщество, объедине́ние, това́рищество, компа́нияortaklık kurmak — основа́ть / созда́ть о́бщество / объедине́ние / компа́нию
-
17 takip etmek
а) сле́довать за кем-чемб) пресле́довать кого-чтов) следи́ть за кем-чемoyunu takip etmek — следи́ть за игро́й
-
18 takdir etmek
оценивать, одобрятьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > takdir etmek
-
19 davet etmek
v. bade, invite, ask, call in, call, bid, convoke, court, cry out--------davet etmek (düello)v. challenge* * *invite -
20 etmek
v. do, make, get, add up to, cost, have, pay, practice, practise, render, send, subject, take, tender--------etmek (dans)v. step--------etmek (dua)v. say--------etmek (toplam)v. total--------etmek (toplamı)v. aggregate* * *make
Look at other dictionaries:
ortaklık etmek — ortak olma durumuna gelmek İkisi de kendisine yardım ve ortaklık etmek istiyor. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortaklık — is., ğı 1) Ortak olma durumu, iştirak, müşareket 2) tic. İki veya daha çok kimsenin iş yaparak kazanç elde etmek için birleşmeleri, şirket Birleşik Sözler ortaklık senedi ortaklık sözleşmesi ana ortaklık anonim ortaklık kolektif ortaklık … Çağatay Osmanlı Sözlük
İŞTİRAK — Ortak olmak. Ortaklık etmek. Bir işde yer almak. Hissedâr olmak. * Bir lâfızda çok mânalar müşterek olması. Meselâ: Ayn kelimesi. Hem göz, hem de kaynak mânasına gelir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kurmak — i, ar 1) Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. F. R. Atay 2) Hazırlamak Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak. R. H. Karay 3) Yaylı, zemberekli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ana — is. 1) Çocuğu olan kadın, anne Gözyaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı. H. Taner 2) Yavrusu olan dişi hayvan 3) Dinî bakımdan aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı Fatma Anamız. Meryem Ana. 4) ünl. Yaşlı kadınlara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iştirak — is., ki, Ar. iştirāk 1) Ortaklık, ortak olma, paydaşlık 2) Bir işte yer alma, paydaşlık etme 3) Bir işe, bir düşünceye katılma, katılım 4) top. b. Katılma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller iştirak etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
müşareket — is., esk., Ar. muşāreket 1) Ortaklık, ortaklaşma 2) dbl. İşteş çatı Birleşik Sözler müşareket fiili Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller müşareket etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük