Translation: from turkish to arabic
from arabic to turkishgenellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici yel
-
1 bora
1. إعصار [إِعْصار]2. حاصب [حاصِب]3. حصبة [حَصِبَة]4. زوبعة [زَوْبَعَة]5. عاصفة [عاصِفَة]6. نو [نَوّ]7. هوجاء [هَوْجاء] -
2 geçici
زمنيمؤقتمرحليموقتوقتي -
3 sert
بالغبليغصلبعرمعرمرمعنيفمتينمرير -
4 yağmur
مطر -
5 yağmur kuşu
زقزاق -
6 geçici
1. زمني [زَمَنِيّ]Anlamı: çok sürmeyen2. مؤقت [مُؤَقَّت]Anlamı: çok sürmeyen3. مرحلي [مَرْحَلِيّ]Anlamı: çok sürmeyen4. موقت [مُوَقَّت]Anlamı: çok sürmeyen5. وقتي [وَقْتِيّ]Anlamı: çok sürmeyen -
7 sert
1. بالغ [بالِغ]Anlamı: pek, katı, yumuşak karşıtı2. بليغ [بَلِيغ]Anlamı: pek, katı, yumuşak karşıtı3. صلب [صُلْب]Anlamı: pek, katı, yumuşak karşıtı4. عرم [عَرِم]Anlamı: pek, katı, yumuşak karşıtı5. عرمرم [عَرَمْرَم]Anlamı: pek, katı, yumuşak karşıtı6. متين [مَتِين]Anlamı: pek, katı, yumuşak karşıtı7. مرير [مَرِير]Anlamı: pek, katı, yumuşak karşıtı8. عنيف [عَنِيف]Anlamı: pek, katı, yumuşak karşıtı -
8 yağmur
مطر [مَطَر] -
9 yağmur kuşu
زقزاق [زَقْزاق] -
10 coşku
1. انجراف [اِنْجِرَاف]2. تدفق [تَدَفُّق]3. همة [هِمَّة] -
11 abanoz
أبنوس [أَبَنُوس]Anlamı: sıcak ülkelerde yetişen bir ağacın ağır, sert ve siyah renkli tahtası -
12 ağıt
مرثية [مَرْثِيَّة]Anlamı: ölen bir kimsenin arkada bıraktıklarının acılarını veya büyük felâketlerin acılı etkilerini dile getiren sözveya okunan ezgi, sagu, mersiye -
13 akar
إيجار [إِيجار]Anlamı: kiraya verilerek gelir getiren ev, akaret -
14 ardından
1. آت [آتٍ]2. عتيد [عَتِيد]3. قابل [قابِل]4. قادم [قادِم]5. مقبل [مُقْبِل]6. وارد [وارِد]7. واصل [واصِل]8. وافد [وافِد] -
15 ardiye
1. أنبار [أَنْبار]Anlamı: genellikle ticaret eşyası saklanan yer, depo, antrepo2. حاصل [حاصِل]Anlamı: genellikle ticaret eşyası saklanan yer, depo, antrepo3. شونة [شَوْنَة]Anlamı: genellikle ticaret eşyası saklanan yer, depo, antrepo4. مخزن [مَخْزَن]Anlamı: genellikle ticaret eşyası saklanan yer, depo, antrepo5. مستودع [مُسْتَوْدَع]Anlamı: genellikle ticaret eşyası saklanan yer, depo, antrepo6. نبر [نِبْر]Anlamı: genellikle ticaret eşyası saklanan yer, depo, antrepo7. هري [هُرْي]Anlamı: genellikle ticaret eşyası saklanan yer, depo, antrepo8. عنبر [عَنْبَر]Anlamı: genellikle ticaret eşyası saklanan yer, depo, antrepo -
16 arızî
1. زائل [زائِل]Anlamı: sonradan olan, dıştan gelen, geçici, eğreti2. عرضي [عَرَضِيّ]Anlamı: sonradan olan, dıştan gelen, geçici, eğreti3. مؤقت [مُؤَقَّت]Anlamı: sonradan olan, dıştan gelen, geçici, eğreti -
17 ayrı basım
1. مستخرج [مُسْتَخْرَج]Anlamı: genellikle bir dergide yayımlanmış bilimsel bir yazının ayrı bir broşür olarak basımı2. مستنبط [مُسْتَنْبَط]Anlamı: genellikle bir dergide yayımlanmış bilimsel bir yazının ayrı bir broşür olarak basımı -
18 bardak
1. باقول [باقُول]Anlamı: su vb. şeyleri içmek için kullanılan genellikle camdan yapılan kap2. جام [جَام]Anlamı: su vb. şeyleri içmek için kullanılan genellikle camdan yapılan kap3. طاس [طاس]Anlamı: su vb. şeyleri içmek için kullanılan genellikle camdan yapılan kap4. طاسة [طاسَة]Anlamı: su vb. şeyleri içmek için kullanılan genellikle camdan yapılan kap5. قدح [قَدَح]Anlamı: su vb. şeyleri içmek için kullanılan genellikle camdan yapılan kap6. كأس [كَأْس]Anlamı: su vb. şeyleri içmek için kullanılan genellikle camdan yapılan kap7. كوب [كُوب]Anlamı: su vb. şeyleri içmek için kullanılan genellikle camdan yapılan kap -
19 berk
1. بالغ [بالِغ]Anlamı: sert, katı, sağlam2. بليغ [بَلِيغ]Anlamı: sert, katı, sağlam3. شديد [شَدِيد]Anlamı: sert, katı, sağlam4. شرس [شَرِس]Anlamı: sert, katı, sağlam5. صلب [صُلْب]Anlamı: sert, katı, sağlam6. عرم [عَرِم]Anlamı: sert, katı, sağlam7. عرمرم [عَرَمْرَم]Anlamı: sert, katı, sağlam8. قاس [قاسٍ]Anlamı: sert, katı, sağlam9. قوي [قَوِيّ]Anlamı: sert, katı, sağlam10. متين [مَتِين]Anlamı: sert, katı, sağlam11. مرير [مَرِير]Anlamı: sert, katı, sağlam12. مريرة [مَرِيرَة]Anlamı: sert, katı, sağlam13. مشتد [مُشْتَدّ]Anlamı: sert, katı, sağlam14. عنيف [عَنِيف]Anlamı: sert, katı, sağlam -
20 biçer bağlar
1. حاصدة [حاصِدَة]2. حصادة [حَصَّادَة]