Translation: from turkish
gelen
-
1 gelen
s.1. 来的, 来…的: Beijing'e \gelen turistler 到北京来的游客们2. 物́ 入射的: \gelen dalga 放射波 \gelen ışık 入射光 \gelen ışın 放射线◇ \gelen giden 1) 来访者, 顺访者 2) 来来往往的, 过路人: Bakıcının biri kasabanın alanına oturmuş, gelenin geçenin falına bakıp birçok para kazanıyormuş. 有一个算命先生在镇里的广场上给过路人算命, 挣了很多钱。◆ Gelen ağam, giden paşam. 走了官老爷, 来了山大王; 天下乌鸦一般黑。Gelen gideni aratır. 一个不如一个; 有过之而无不及。 -
2 gelen
приходя́щий, прише́дший; приезжа́ющий, прие́хавший••gelen gideni aratır — посл. тот, кто пришёл, заставля́ет вспомина́ть того́, кто ушёл ( вместо старого начальника пришёл новый)
gelen ağam, giden paşam — погов. [мне] что в лоб, что по́ лбу
-
3 gelen
gelen giden Gäste m/pl; Passanten m/pl -
4 gelen
-
5 gelen
1) приходя́щий, прише́дший, приезжа́ющий, прие́хавший и т. п.2) бу́дущийgelen yıl — бу́дущий год
3) физ. па́дающий (о луче) -
6 gelen
adj. coming, incoming* * *1. comer 2. inbound 3. incoming -
7 gelen
къэкIуагъэр -
8 gelen
επικείμενος, ερχόμενος -
9 gelen
آتعتيدقابلقادممقبلواردواصلوافد -
10 gelen
1. آت [آتٍ]Anlamı: gelmek işi yapan kimse2. عتيد [عَتِيد]Anlamı: gelmek işi yapan kimse3. قابل [قابِل]Anlamı: gelmek işi yapan kimse4. قادم [قادِم]Anlamı: gelmek işi yapan kimse5. مقبل [مُقْبِل]Anlamı: gelmek işi yapan kimse6. وارد [وارِد]Anlamı: gelmek işi yapan kimse7. واصل [واصِل]Anlamı: gelmek işi yapan kimse8. وافد [وافِد]Anlamı: gelmek işi yapan kimse -
11 gelen
"coming, arriving, reaching, incoming; comer" -
12 gelen
"1. coming, approaching; arriving. 2. phys. incident (light rays). - ağam, giden paşam. colloq. I respect whoever is in charge (as long as he doesn´t step on my toes). - geçen those who pass by, passersby. - gideni aratır./- gidene rahmet okutur. proverb A new person in a job is often worse than the old one. "
Look at other dictionaries:
gelen — sf. 1) Gelme işini yapan (kimse veya nesne) 2) fiz. Bir ışık kaynağından çıkıp bir aynanın yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine düşen (ışın) Birleşik Sözler gelen geçen gelen giden ileri gelen Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gelen ağam giden … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelen — ge|len <sw. V.; hat: mit ↑ Gel (2) behandeln: seine Haare hatte er nach hinten gegelt … Universal-Lexikon
gelen — ge|len; er gelt die Haare; gegelt … Die deutsche Rechtschreibung
gelen geçen — sf. Gelen giden … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelen giden — sf. Gelenler, uğrayanlar, ziyaret edenler, gelip geçenler, gelen geçen … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelen gideni aratır — bir işe veya göreve sonradan gelen orada daha önce çalışandan başarısız ve geçimsiz olabilir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelen gidene rahmet okutur (veya gelen gideni aratır) — beğenmediğimiz bir kişinin yerine öyle birisi gelir ki eskisini aratır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelen ağam giden paşam — yönetim kimde olursa olsun benim için fark etmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sonradan gelen devlet devlet değildir — kişi yaşlandıktan sonra gelen zenginlik işe yaramaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
el ile gelen düğün, bayram — herkese birden gelen sıkıntı ve felakete katlanmak, yalnızca bir kişiye gelene katlanmaktan daha kolaydır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
başa gelen çekilir — çaresiz durumlara düşüldüğünde insanın kendini üzüntüye kaptırmayıp bu durumlara katlanmasının olağan ve doğru bulunduğunu anlatan bir söz Başa gelen dert çekilir der gibi bir hâlde arabayı itina ile çeken bir atları vardı. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük