Translation: from turkish
etli meyve
-
241 kalın
1. أبجر [أَبْجَر]Anlamı: etli, dolgun2. بدين [بَدِين]Anlamı: etli, dolgun3. ثخين [ثَخِين]4. جريم [جَريم]Anlamı: etli, dolgun5. جسام [جُسَام]Anlamı: etli, dolgun6. جسيم [جَسِيم]Anlamı: etli, dolgun7. حرش [حَرِش]8. خشن [خَشِن]9. غليظ [غَلِيظ] -
242 kefal
بوري [بُورِيّ]Anlamı: kefalgillerden, beyaz etli bir balık -
243 limon
ليمون [لَيْمُون]Anlamı: sarı renkli, kabuğu kokulu, suyu ekşi meyve -
244 manav
خضري [خُضَرِيّ]Anlamı: meyve ve sebze satan kimse -
245 meyveci
فاكهاني [فاكِهَانِيّ] -
246 pişmek
-
247 sera
دفيئة [دَفِيئَة] -
248 şarap
خمر [خَمْر] -
249 şerbet
1. شراب [شَرَاب]2. شربات [شَرَبات] -
250 turşu
طرشي [طُرْشِي] -
251 üvez
مشملة [مَشْمَلَة]Anlamı: muşmulaya benzer bir meyve -
252 yemiş
-
253 yeşil
1. أخضر [أَخْضَر]2. فج [فِجّ]Anlamı: olmamış, ham (meyve) -
254 kabuk
"outer covering, cover; (aðaç) bark; (meyve, sebze) pod, rind, peel, shell, skin, jacket; peelings" " soyuntu; skin, scale, shell, carapace; (yeryüzü) crust; (yara) scab" -
255 kütür kütür
"with a crunching sound; (meyve) crunchy, crisp, fresh" -
256 turfanda
"(sebze, meyve) very early; new" -
257 baklamsı
bean-shaped. - meyve pod, bean pod, seed pod. -
258 basit
",-ti 1. simple, not difficult; easy to do or understand. 2. simple, unadorned. 3. ill-bred, (someone) who´s never been taught any manners. 4. ordinary, run-of-the-mill, average. - cisim chem. uncombined element, simple element. - cümle gram. simple sentence. - çiçek bot. single flower (as opposed to a double flower). - denklem math. simple equation, linear equation. - faiz com. simple interest. - kelime ling. simplex, simple word. - kesir math. simple fraction. - meyve bot. simple fruit. - yaprak bot. simple leaf. - zaman gram. simple tense." -
259 buyurmak
"1. /a, ı/ to command (someone) to (do something), order (someone) to (do something). 2. /ı/ to require one to, entail. 3. /ı/ to say (used either jocularly or in very polite speech). 4. /a/ to go into; to come into (used in very polite speech). 5. /ı/ to take; to have (used in very polite speech): Çayınızı buyurunuz! Here is your tea. Meyve buyurmaz mısınız? Won´t you have some fruit? 6. used instead of etmek in compound verbs in very formal speech: Cumhurbaşkanı beni kabul buyurdular. The president received me. Buyur? Would you mind repeating that?/I beg your pardon? Buyurun./Buyurunuz. 1. Please come in! 2. Please sit down! 3. Please help yourself!/Please have some! Buyurun cenaze namazına! We´ve had it! (said when faced with an unexpected and unpleasant situation). " -
260 kanatlı
1. winged. 2. finned. - karınca termite, white ant. - meyve samara, key fruit.
Look at other dictionaries:
etli meyve — is., bit. b. Ortası etli ve sulu olan yemiş … Çağatay Osmanlı Sözlük
etli — sf. 1) İçinde et bulunan 2) Eti çok olan Etli koyun. 3) Dolgun, kalın ... aşağıya sarkan kalın, etli, ıslak dudakları vardı. Y. K. Karaosmanoğlu 4) Yenecek kısmı çok olan (meyve) Etli, lezzetli bir zeytin. Birleşik Sözler etli bitki etli butlu e … Çağatay Osmanlı Sözlük
meyve — is., bit. b., Far. mīve 1) Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan, genellikle yenebilen organ, yemiş 2) mec. Ürün, sonuç, kâr Mektebimizin şapirografla basılan haftalık Fidan ında, en güzel… … Çağatay Osmanlı Sözlük
meyve ortası — is., bit. b. Yemişlerin meyve dışı ve meyve içi arasında bulunan sulu ve etli bölümü … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırık domatesi — is., bit. b. Dalları sırıkla desteklenerek yetiştirilen, iri, düzgün ve etli meyve veren bir tür domates … Çağatay Osmanlı Sözlük
Gastronomía de Turquía — Pizza turca o Lahmacun preparada y con todos sus ingredientes. La gastronomía de Turquía corresponde al conjunto de costumbres culinarias de los habitantes de las regiones de Turquía. La cocina de Turquía es muy conocida en la actualidad y parece … Wikipedia Español
ezme — is. 1) Ezmek işi 2) Sebze veya yemiş ezilerek yapılan yiyecek Sıkınca içinden vıcık vıcık balık ezmeleri, kaz ciğerleri çıkan tüpler... Y. Z. Ortaç 3) Bitkilerin etli ve yumuşak kısımlarını macun kıvamına getirmek üzere parçalama, katı ve telsel… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kiraz — is., bit. b., Rum. 1) Gülgillerden, ılıman iklimlerde yetişen bir meyve ağacı (Cerasus avium) 2) Bu ağacın kırmızı veya beyaz renkte, etli, sulu, tek çekirdekli meyvesi Tabaktan ikişer kiraz daha alıyoruz. Y. Z. Ortaç Birleşik Sözler kiraz elması … Çağatay Osmanlı Sözlük