Translation: from turkish
öyle olmazsa
-
1 aksi
II adj1) ( menfi) abschlägig\aksi hâlde [o takdirde] sonst, andernfalls; ( öyle olmazsa) wenn nicht2) ( ters) verkehrt, entgegengesetzt\aksi istikamette ( ters yönde) in umgekehrter [o entgegengesetzter] Richtung3) ( uygun olmayan) unpassend\aksi gibi ausgerechnet -
2 öyle
1.тако́й, подо́бный2.öyle bir şey yok — ничего́ подо́бного нет
так, таки́м о́бразом; насто́лькоöyle şaştım ki anlatamam — я так был удивлён, что переда́ть слова́ми невозмо́жно
öyle yaptılar — они́ поступи́ли таки́м о́бразом
3.öyle yoruldum ki! — я так уста́л!
в конце предложения при наличии местоимений и т. п. выражает удивлениеo nasıl hayvan öyle! — что он за скоти́на така́я!
••- öyle geldi ki kalkıp boynuna sarılayım!
- bana öyle geldi ki...
- daha doğrusu ona öyle geliyordu
- öyle olsun
- öyle öyle
- öyle şey yok!
- öyle yağma yok!
- öyle ya -
3 öyle şey yok!
= öyle yağma yok! э́то невозмо́жно!; э́то недопусти́мо! -
4 öyle yağma yok!
-
5 olmazsa
olmazsa: olmazsa olmaz unabdingbar -
6 öyle
1. pron so ein(e), solch ein(e), solche; derartige(r);öyle bir solch, so ein(e), so einer2. adv so;nach ne oder nasıl: o ne biçim iş öyle! das ist aber ein Ding!, na, so was!;öyle mi? tatsächlich?;öyle ya! tatsächlich; natürlich!, genau!;-e öyle gelmek (ki) den Eindruck haben, (dass …), jemandem so vorkommen, (dass); am liebsten wäre er … usw -
7 öyle
1́s. 这样的, 那样的: Öyle bir şey yok. 没这回事!根本不是这回事!Öyle insan bulunmaz. 这样的人没处找。Öyle kalem bulamadım. 我找不到这样的笔。2́zf. 这样, 那样, 如此: Nitekim öyle oldu. 的确这样发生了。O ne biçim iş öyle! 这事怎么是这样的!3́ünl. 位于带有 nasıl, ne 等疑问代词的句末, 表示不满、惊奇等: O nasıl hayvan öyle? 这畜生怎么这样!Nasıl giyim o öyle? 这衣服怎么这样?◇ \öyle böyle 各种各样, 用各种方式, 这样或那样 \öyle de 也正是这样: Öyle de yaptık. 我们也正是这样干的。\öyle değil 不是这样: Lâkin hakikatte öyle değildir. 但实际上并不是这样。\öyle gelmek 1) 很想, 非常想: Öyle geldiki kalkıp boynuna sarılayım. 我真想扑上去搂住他的脖子。 2) -e 觉得, 认为: Bana öyle geliyor ki çalışmıyorsun. 我认为你没有好好干。Daha doğrusu ona öyle geliyordu. 准确地说, 他觉得是这样的。\öyle \öyle 就这样; 慢慢地 \öyle ya 1) 真的, 确实 2) 正是这样 \öyleyse 假如这样, 如果这样, 在这种情况下; 那么, 那就, 这么说来, 因此: Öyleyse senin kanın bozuk. 这么说来, 你是一个卑鄙小人。◆ Öyle mi? 真是这样的吗?真的吗?Öyle olsun. 行!好!好吧!就按你说的!Öyle şey (或 yağma) yok. 这样的事可不能干! -
8 öyle
1.тако́й, подо́бный2.так, таки́м о́бразом3.◊
öyle gelmek — а) так захоте́ться, так (о́ чень) хоте́ться; б) Д так каза́ться -
9 öyle
I adj solche(r, s)II adv1) so\öyle ise wenn das so ist\öyle veya böyle so oder sobirine \öyle gelmek jdm so vorkommenköpeği \öyle sık havlayan komşu der Nachbar, dessen Hund so oft bellt2) ( o denli) dermaßen3) \öyle mi? so?, ja?razısın demek, \öyle mi? du bist also einverstanden, ja? -
10 öyle öyle
1) ( böylece) somit, auf diese Weise2) ( yavaş yavaş) allmählich, langsam, aber sicher -
11 öyle
1. thus, thusly, so, in that manner. 2. such... as that/those, such, (something, someone) like that. - gelmek /a/ to seem to be like that to (someone). - ise In that case,.../If that´s the case,.... - geldi ki I/he/she felt like...: Öyle geldi ki gidip onunla konuşayım. I felt like going and having a talk with him. - mi? Is that so? - olsun. colloq. All right./So be it./As you wish. - şey/yağma yok. colloq. It´s out of the question!/Not on your life! - ya! That´s the way it is/was! -
12 bana öyle geldi ki ...
мне показа́лось, что... -
13 daha doğrusu ona öyle geliyordu
скоре́е всего́ ему́ так каза́лось -
14 durup dururken tutup ortaya öyle bir lâf attı ki ...
ни с того́, ни с сего́ взял да так ля́пнул при всех, что...Türkçe-rusça sözlük > durup dururken tutup ortaya öyle bir lâf attı ki ...
-
15 hiç olmazsa
-
16 hiç olmazsa günde bir iki kere gelir
он забега́ет в день по кра́йней ме́ре оди́н-два ра́за -
17 içine öyle gelmek
каза́ться, предчу́вствовать -
18 kazın ayağı öyle değil
де́ло не в э́том; всё как раз ина́че / наоборо́т -
19 onun alnına öyle yazılmış
у него́ на роду́ так напи́сано; ему́ так [бы́ло] суждено́ -
20 órası öyle
оно́, коне́чно, так
Look at other dictionaries:
TEKEMMÜL — Olgunlaşmak. Kemâle doğru gitmek.(İnsanda olan hadsiz istidadât ı maneviyye ve nihayetsiz âmâl ve efkâr ve müyulât dahi israf edilmeyecektir. Öyle ise, insandaki o esaslı meyl i tekemmül bir kemâlin vücudunu gösterir. Ve o meyl i saadet, saadet i … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
aksi hâlde — zf. Yoksa, öyle olmazsa, aksi takdirde … Çağatay Osmanlı Sözlük
LAAKALL — En az. Hiç olmazsa.(Ey nefis! Bil ki, dünkü gün senin elinden çıktı, yarın ise; senin elinde sened yok ki, ona mâliksin. Öyle ise; hakiki ömrünü bulunduğun gün bil. Lâakall günün bir saatini ihtiyat akçesi gibi hakiki istikbal için teşkil olunan… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük