Translation: from turkish
çok aksi bir çocuk
-
1 babasına çok benzeyen çocuk
a chip of the old block -
2 çok sevilen çocuk
n. white haired boy -
3 çok ağıtçı çocuk
гъырын -
4 aksi
1.1) противополо́жный тж. перен.aksi akıntı — обра́тное / противополо́жное тече́ние
aksi delil — противополо́жный до́вод, контраргуме́нт
aksi fikir — противополо́жное мне́ние
2) своенра́вный, упря́мыйaksi eşek — упря́мый осёл
2.çok aksi bir çocuk — ужа́сно своенра́вный ребёнок
(тж. aksi aksi) наоборо́тaksi anlamak — поня́ть превра́тно
aksi çıkmak — получи́ться не так, как жда́ли
işleri aksi gitti — его́ дела́ пошли́ ши́ворот-навы́ворот
••- aksi takdirde
- aksi şeytan!
- aksi tesadüf -
5 aksi
is.1. 相反的, 对立的, 否定的, 反面的: \aksi cevap 相反的回答, 否定的答复 \aksi istikamet 反方面 Ben sizi bu taraftan bekliyordum, siz aksi taraftan geldiniz. 我在这边等您, 您却从那边来了。2. 不适当的, 不合适的: \aksi zamana rastlamak 时机不当3. 倔犟的, 固执的, 执拗的, 犟的: \aksi eşek 倔驴 çok \aksi bir çocuk 非常倔强的孩子 çılgın ve \aksi insan 又暴躁又固执的人 Aksi bir şey yaparsan, vallahi kim vuduya gidersin. 如果你总是那么倔, 肯定会死在不知道什么人手里。Amma da aksi herife çatmışız ha! 我们真的碰上了一个这么犟的家伙!◇ \aksi \aksi 相反, 恰恰相反 \aksi anlamak 曲解 \aksi gibi 相反, 然而, 但是, 遗憾的是: Yola çıkacaktık, aksi gibi yağmur yağdı. 我们正要出发, 可是老天又下起雨来了。\aksi gitmek 1) 进展不顺: İş pek aksi gitti. 事情进展很不顺利。 2) -e 与某人对着干 \aksi hâlde 反之, 否则, 相反 \aksi şeytan 真倒霉, 活见鬼 \aksi takdirde 反之, 否则, 相反 \aksi tesadüf 不走运, 倒霉 \aksi tesir hâsılet etmek (或 yapmak) 1) 反对, 反抗, 抵制 2) 施加反面影响, 损害 -
6 acıkan
s. 饥饿的: Çok acıkan çocuk yarım ekmeği gövdeye attı. 孩子饿坏了, 三口两口就把半个面包塞到了肚子里。◆ Acıkan doymam, susayan kanmam sanır. 肚饥自信食无尽, 口渴自感饮无休。Acıkan ne olsa yer, acıyan ne olsa söyler. 饥饿的人饥不择食, 痛苦的人口无遮拦。 -
7 gövde
is.1. 躯干, 主体, (船、车、飞机等)身2. 人体, 躯体, 身体, 身躯: kemik \gövdesi 骨干3. (动物除头、蹄、尾以外的)躯体4. (植物)躯干, 主干: Biraz ötede, huş ağaçlarının beyaz gövdeleri kefene bürünmüş bir hayalet dizisini andırıyordu. 不远处, 桦树的白色树干活象一排裹着尸布的幽灵。5. (屠宰场动物去头去脚蹄内脏后的)躯干6. 语́ 词干◇ \gövde gösterisi 游行, 集体示威: Seçim sırasında partiler çok kez gövde gösterisinde bulunurlar. 在大选期间, 各党都要举行多次游行。\gövdesinde canı olmamak 奋不顾身, 全力以赴 \gövdeye atmak 【狎】贪婪地吃, 胡吃海塞, 狼吞虎咽: Çok acıkan çocuk yarım ekmeği gövdeye attı. 孩子饿坏了, 三口两口就把半个面包塞到了肚子里。\gövdeye indirmek 【狎】贪婪地吃, 胡吃海塞, 狼吞虎咽: Az önce koca bir kâse sütü tereyağlı beş dilim ekmekle gövdeye indirmişti. 他刚刚把一大碗牛奶和5片抹了黄油的面包填进肚子里。 -
8 çocuk
- ğu is.1. 儿童, 小孩; 子女, 儿女, 孩子; 子孙后代; 小伙子: \çocuk çağı 童年时代 \çocuk arabası 童车 \çocuk bahçesi 儿童乐园 \çocuk bakımı yurtları 托儿所, 幼儿园 \çocuk yuvası 幼儿园 suçlu \çocukları 失足少年 Çocuklar yedi yaşında okula başlar. 儿童7岁开始上学。Komşusunun iki çocuğu var. 邻居有两个孩子。2. 孩子气的人, 缺乏经验或能力的人: Otuz yaşında ama hâlâ çocuk. 他都30岁了, 可是还孩子气十足。3. (相对)年少的人: Kendisini otuz yıldan beri tanırım, çok iyi çocuktur. 我30年前就认识他了, 是个很好的孩子。4. 在店铺打工的男童, 小厮◇ \çocuk acısı 丧子之痛: Birbiri arkasına ik çocuk acısına uğradıktan sonra feleğe küstü, şimdi hafta oluyor ki evden dışarı bile çıkmıyor. 他接连两次遭遇丧子之痛后便怨天尤人, 现在都两个星期了, 他连门都没出。\çocuk aldırmak 打胎, 堕胎 \çocuk bezi 尿布 \çocuk dili 儿童用语 \çocuk düşürmek 流产, 早产 \çocuk dünyaya getirmek 生孩子, 分娩 \çocuk düşürmek 堕胎 \çocuk getirmek 生孩子, 分娩 \çocuk gibi 1) 缺乏才能(或经验)的 2) 单纯的, 天真的; 易受欺骗的: Sen de çocuk gibisin, o adamın sözüne inanılır mı? 你也太天真了, 那个人的话能信吗?\çocuk istemek 想要孩子 \çocuk işi 小把戏, 儿戏, 简单且不重要的事 \çocuk olmak 孩子气, 耍小孩子脾气 \çocuk oyuncağı 1) 儿童玩具 2) 小事, 次要的事 3) 容易的事, 小儿科, 小菜一碟: Televizyon tamiri onun için çocuk oyuncağı. 修理电视对他来说是小菜一碟。\çocuk oyuncağı hâline getirmek (由于态度多变而)使缺乏严肃性, 使如同儿戏 \çocuk peydahlamak 未婚先孕 \çocuk ruhlu 童心未泯的, 孩子气的, 稚气未脱的 \çocuk yapmak 生孩子, 分娩 \çocuk yetiştirmek 培养孩子 \çocukla çocuk, büyükle büyük olmak 见什么人说什么话 \çocuku memeden kesmek (或 vazgeçirmek) 给孩子断奶 \çocuku olmak 生孩子, 分娩 \çocukun adını koymak 转́ (某种商品或服务的)报价 \çocukun rengi 孩子气: Çocuğun rengi geldi. 他的孩子气露出来了。◆ Çocuktan al haberi. 孩子嘴里吐真言; 童言无忌 -
9 aksi gibi
как назло́, как наро́чно, как на грехo gün aksi gibi yağmur yağdı — как назло́ в э́тот день пошёл дождь
aksi gibi telefon bozuk — как на грех, телефо́н испо́рчен
-
10 aksi hâlde
= aksi takdirde в проти́вном слу́чае, ина́че, а не то́ -
11 aksi takdirde
-
12 çocuk
ребёнок (м)* * *озвонч. -ğu1) ребёнок, дитя́çocuk aldırmak — сде́лать або́рт
çocuğu almak — принима́ть ро́ды
çocuk dünya getirmek — роди́ть [ребёнка]
çocuk düşürmek — преждевре́менно роди́ть мёртвого ребёнка
çocuk peydahlanmak — прижи́ть ребёнка
çocuk yapmak — забере́менеть
çocuk yetiştirmek — расти́ть ребёнка / дете́й
2) па́рень, молодо́й челове́к / мужчи́на3) перен. ребёнок, ма́лое дитя́otuz yaşında ama hâlâ çocuk — ему́ три́дцать лет, а он всё ещё ребёнок
4) обращениеçocuklar — де́ти!; ребя́та!
••- çocuk kalmakçocuktan al haberi — погов. уста́ми младе́нца глаго́лет и́стина
- çocuk oyuncağı
- çocuk oyuncağı haline getirmek -
13 çocuk bakıcı
= çocuk bakıcısı1) ня́ня2) воспита́тельница (детского сада, яслей) -
14 çocuk bakıcısı
-
15 çocuk gibi
1) как ребёнок, как дитя́ ма́лое2) легкове́рный, дове́рчивый•çocuk gibi sevinmek — ра́доваться как ребёнок
-
16 çocuk kalmak
остава́ться ребёнкомayol sen sahiden çocuk kalmışsın — эй, па́рень, ты в са́мом де́ле, ока́зывается, оста́лся ребёнком
-
17 çok
мно́го о́чень* * *1. озвонч. -ğu1) мно́гоbu ev için çok para istediler — они́ запроси́ли за э́тот дом больши́е де́ньги
2) о́ченьçok az — о́чень ма́ло
çok büyük — о́чень большо́й
çok övmek — о́чень хвали́ть, расхва́ливать
3) до́лгоçok beklemek — до́лго ждать
bu hasta çok varmaz ölür — э́тот больно́й до́лго не протя́нет, умрёт
4) бо́льше, чем...2. озвонч. -ğufaydadan çok zararı dokunur — от него́ бо́льше вреда́, чем по́льзы
с именами на...li,...lik мно́го...çok kişilik — многоме́стный
çok manalı — многозначи́тельный
çok yanlı — многосторо́нний
çok yıllık — многоле́тний тж. бот.
••- çok gelmek - artık çok oluyorsun!çoğu zarar, azı karar — погов. лу́чше ме́ньше, да лу́чше
- Allaha çok şükür!
- az çok
- en çok
- çoğu gitti azı kaldı -
18 çok görmek
1) находи́ть изли́шним2) пожале́ть; позави́довать комуbunu bile bana çok gördü — он да́же э́то пожале́л для меня́
-
19 çok şükür!
а) премно́го благода́рен!; большо́е спаси́бо!б) сла́ва бо́гу!çok şükür bu günleri de gördük — сла́ва бо́гу, мы до́жи́ли до э́тих дней
-
20 çoluk çocuk
озвонч. -ğuча́да и домоча́дцы, семе́йствоçoluk çocuğa karışmak — обзавести́сь семе́йством
çoluk çocuk sahibi — оте́ц семе́йства
Look at other dictionaries:
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük