Translation: from turkish to tatar
from tatar to turkishçocuk
-
1 çocuk
бала; сабый
Look at other dictionaries:
çocuk — is., ğu 1) Küçük yaştaki oğlan veya kız Çocuğun bir sütninesi vardı. R. H. Karay 2) Soy bakımından oğul veya kız, evlat Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış. B. R. Eyuboğlu 3) Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk — domuz yavrusu; herşeyin küçüğu I, 381 çodın tunç ve çözülmüş bakır, bakır I, 409 § çoğın esiç; bakır tencere I, 409 eşya konan heybe, bohça III, 128 ateş alevi, ateş yalını, güneşin yalını, saçaklarL III, 128 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
çocuk düşe kalka büyür — çocuk yürümeye başladığı sırada sık sık düşer, anne baba bu duruma üzülmemelidir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk dünyaya getirmek — çocuk doğurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk gibi — 1) yetenekleri gelişmemiş, çocuk kalmış Çocuk gibi adam. 2) kolay kanar, kolay inanır Sen de çocuk gibisin, o adamın sözüne inanılır mı? … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk bakıcısı — is. Çocuk bakımı ile görevlendirilmiş kız veya kadın, çocuk bakıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk oyuncağı — is. 1) Çocukların oynayıp eğlenmesi için yapılmış oyuncak 2) mec. Kolay iş 3) mec. Önem verilecek değerde olmayan şey Onlar için telefon dinlemek çocuk oyuncağıydı. A. Ümit Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller çocuk oyuncağı hâline getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk kalmak — büyümüş olmasına rağmen çocukça düşünceler taşıyıp çocuk gibi davranmak Araya araya bu oyunu mu buldun? Ayol sen sahiden çocuk kalmışsın. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk bakıcı — is. Çocuk bakıcısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk bakıcılığı — is. Çocuk bakıcısı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk bilimci — is. Çocuk bilimi uzmanı, pedolog … Çağatay Osmanlı Sözlük